mobil versiya

MAKRON NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR? - Soner DEMİR yazır....




Macron liderliğindeki Fransa son dönemde gerçekleştirdiği dış politika hamleleri ile dünya gündeminde adından söz ettirmek istese de attığı adımların tamamen realist dış politika felsefesinden uzak olduğunu söyleyebilir ve bu ülke ve lideri için ütopik hayallerin peşinden gitme arzusunun doruğa çıktığını belirtebiliriz. 

Dış politika eylemlerini tamamen Türk/Türkiye/Azerbaycan düşmanlığı üzerine oluşturan Fransa’nın bu ülkelere yönelik söylemleri ve gerçekleştirmek istediği girişimler realist uluslararası ilişkiler ortamında hiç kimsenin itibar etmeyeceği dış politika hamleleri hayalin ötesine gidememiştir. Kendi ülkesindeki iç sorunları çözemeden uluslararası ilişkilerde söz sahibi olmaya çalışan Macron liderliğindeki Fransa’da halk, son günlerde, hükümet tarafından çıkarılmak istenen "Küresel Güvenlik" yasasını ve artan polis şiddetini protesto etmek için Republique Meydanı'nda bir araya gelmiş ve yaklaşık 46 bin kişiyle Bastille Meydanı'na yürüyerek hükümeti ve Macron’u eleştirerek, istifalarını istemiştir. İç karışıklık ortamında, halkına orantısız güç kullanan Fransız hükümeti ve liderliği, dış politikada hayal satarak küresel güç rekabetinde söz sahibi olmak düşüncesindedir; ancak bu heves beyhudedir.

Fransa dış politikada son dönemde öncelikle Türkiye’nin “Mavi Vatan” olarak belirlediği öz vatan toprakları ve suyuna karşı, Doğu Akdeniz’de Yunanistan lehine açıklamalar yapmış, ancak Fransa’nın açıklamaları güçlü ve kararlı Türk liderliği karşısında hezeyana uğramıştır. Azerbaycan’ın kendi vatan topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmak için gerçekleştirdiği ve muzaffer olduğu harekat karşısında da yine Türk düşmanlığı ile Ermeni devletinin yanında olan Fransız Senatosu, sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni tanıdığını ilan etmiş ve aynı senatoda Ermenilere yardımda bulunulması, Azerbaycan’a soruşturma açılması ve Azerbaycan askerlerinin bölgeyi terk etmesi gerektiği kararları çıkmıştır. Yani Fransa tıpkı Doğu Akdeniz’deki söylemleri gibi hayal ürünü politikalar sıralayarak, gerçekleştiremeyeceğini ve bağlayıcılığı olmayan eylemler için sözde kararlar almıştır.                        

Türk düşmanlığı bâki olan Fransız seçkinleri, söyledikleri sözlerle, aldıkları kararlarla uluslararası ilişkilerde sınıfta kalmıştır. Bugünden itibaren Fransa’nın yapması gereken “onurlu duruş!” göstererek MİNSK grubundan ayrılmasıdır. Çünkü MİNSK grubunda amaç Azerbaycan ve Ermenistan arasında arabuluculuk rolü oynamaktır ve Türk düşmanlığını dış politikasının bir girdisi yapan Fransa bu rolü artık oynayamayacaktır. Fransa’nın tarafsızlığı hem Doğu Akdeniz hem de Karabağ olaylarında ortadan kalkmıştır. Fransa’nın Türk düşmanlığı karşısında Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti dik duruş sergilemiştir. Sergilemeye de devam edecektir. Belki de Bakü’nün Fransa’nın hasmane tutumuna karşı, Hazar’ın önemli gaz sahalarına sahip olan Fransız Total şirketinin durumunu incelemeye alması Fransa’ya bir ders olabilir!

SON XƏBƏR / KARUSEL / YAZARLAR
Tarix: 29-11-2020, 19:42